Doğu tıbbında yaygın olan teoriye göre, etten kemikten olan maddi bedenimizden başka , bir de enerji bedenimiz var. Kanın dolaştığı gibi, enerjimiz de  dolaşıyor.

Bedenimizde  enerjiyi içeri alıp ,dışarıya veren çok  hassas  7 döngü merkezi belirlenmiş.Çakralardaki blokajlar ,enerji akışının sınırlanmasıyla duygusal, zihinsel veya ruhsal sorunlara neden oluyor ve bu da ciddi sıkıntıların oluşmasına kapı açıyor, akışın tekrar sağlanması ile de rahatlıyoruz..

Çakraları dengelemek için meditasyonlar, aromaterapi ve  bazı diğer yöntemler işe yarayabilir. Bunların yanında ( en azından benim için) çakra renklerine bağlı olarak beslenme biçimide çok önemli.

Bağlantılı olan renkle benzer titreşim yayan yiyecekler ile günlük beslenmemizi oluşurduğumuzda  çakralar dengede olur ve sağlığımız da rayına oturur. Yediğimiz besinlerin  bir titreşimsel enerji frekansı olduğunu ve bundan dolayı vücudun genel ahengini bozabildiğini biliyor muydunuz? Frekans dört bir yanımızda ve her şeyin içinde bulunabilmektedir. Her ne zaman  nefes alıyorsak, içimize frekans çekiyoruz. Ne zaman müzik dinlesek, frekans ile etkileşim halinde oluruz. Hatta düşüncelerimizi ifade etmesine yardım etmek üzere frekansın kuvvetinden faydalanıyoruz. Frekansın bizi şifalandırma veya bize zarar verme becerisi vardır; bu yüzden, sağlıklı kalmak istiyorsak, bunun genel sağlığımızı nasıl etkilediğini anlamamız gerekir.

Kırmızıdan beyaza doğru farklı enerjide  7 rengin her biri belirli bölge ve organları temsil eder.  Enerji sistemimizde yırtıklar oluştuğunda duygularımız , davranışlarımız da çakraları besleyemeyerek tıkanmaya sebep oluyor.Tıkanması da a o renkle bağlantılı organları etkiliyor..Yani hepsi birbiriyle bağlantılı.Bir yerde   iyileştirme yaşadığımızda bu hem diğer çakraları hem de bağlantılı olduğu duygusal fiziksel  durumu değiştiriyor. Kendimizi yüksek titreşimde tutmak pozitif enerji yaratıyor ve iyileşmeyi kolaylaştırıyor. Bizi her düzeyde daha da güzelleştiriyor. Bu iyileştirici enerji bizi fiziksel olarak da güçlendiriyor, mutlu ediyor. Vücudumuzdaki sistemler sağlıklıyken yüksek titreşimleri var. Hastalandığımızda titreşimlerimiz azalıyor.

Vücudunuzda yüksek titreşim yaratmak hayatınızı çok daha eğlenceli ve kolay hale  getiriyor.  

Çekiciliğiniz artıyor: Yüksek titreşimli kişiler daha çekici. Hepimiz yüksek titreşimi olan insanlara daha çok eğilim gösteriyor, etraflarında olmak istiyoruz. Yüksek titreşim sizin daha iradeli olmanızı sağlıyor.

Peki çakralarımızı iyileştirmek ve harekete geçirmek için besinleri nasıl kullanmalıyız? Nasıl seçmeliyiz? İşe bu soruları araştırarak başlamalıyız.

Besinleri seçerken iyileştirmek ve üzerinde çalışmak için çakraların renklerinden yola çıkabiliriz.

Tabağınız rengarenk olmalı.Hangi çakranızda zayıflık hissediyorsanız renkli tabağınızda o renge biraz daha öncelik verebilirsiniz. Doğru beslenme, enerjimizi dengelemek ve yükseltmek açısından çok önemli.. Örneğin, aldığınız bitkisel gıdaların tazelik derecesi, o bitkinin zayıf ya da güçlü olmasına neden oluyor. Bu durumda çok taze bir sebze yediğiniz zaman almış olduğunuz enerji ile birkaç gün manavda durmuş bir sebzenin enerji kalitesi arasında büyük bir fark meydana geliyor. 

O yüzden organik mi lokal mi sorusuna buradan yola çıkarak yurtdışından gelen uzun süre önce dalından koparılmış ve depolarda beklemiş ve organik de olsa besin değeri kaybına uğramış sebze meyveler yerine , lokal yakın bölgelerden üretilmiş iyi tarım ürünlerini tercih edebiliriz.. 

Sizin hangi tür enerjiye daha fazla ihtiyacınız varsa, daha çok o tip bir beslenme uygulamanız, enerjinizi dengelemenize yardımcı olacak. Şimdi diyeceksiniz ki, iyi güzel de ben bunu nereden bileceğim? Aslında bilirsiniz. Yani bedeniniz neye ihtiyacı olduğunu bilir ve sizi uyarır.

Uzak durmamız gereken ise hazır paketlenmiş gıdalar olmalı. raf ömrünü uzatmak için kimyasallar kullanıldığında sindirim sistemimizde çok uzun süre kaldığından  bunlarda tıkanıklık yapıyorlar.

Yani Doğal, ev yapımı bizim anahtar kelimelerimiz.

Çakraları tıpkı kaslarımız gibi  çalışarak güçlendirebiliyoruz..Haklı olarak sorabilirsiniz, çakralarımız neden zayıf çalışır.Hızlıca 3 sebep sıralayabilirim.

  • Enerji asla ölmez, form değiştirir ama yok olmaz.Biz de enerjinin ta kendisiyiz. Reenkarnasyona inanıyorsanız, bir sebebini bu şekilde açıklayabiliriz.Geçmiş yaşantılarımızda  bir çok deneyimler yaşanıyor.Bunlarda şimdiki yaşantımıza  bazı eksik noktalarda öylece  aktarılıyor.
  • Çakra enerjileride bizim DNAmızda  tıpkı göz rengimiz, matematik zekamız, hızlı düşünme yeteniğimiz gibi  ailemizden geçiyor .Ailemiz savaş görmüş veya maddi sıkıntılar , kalp kırıklığı yaşamış sa bizim de o bölgelerimizde sorunlar görilebilir. Bazen bir koku bile bize anlamsızca sıkıntılı anlar yaşatabiliyor.
  • Olarak ilk 7 yıl çocuğun gelişmesinde çok önemli biliriz.Her türlü eğitimin temeli bu  dönemde atılıyor ve bazı boşuklar da uzun yıllar sonra farkediliyor.Çakralar da bu yıllarda kişiliklerimizle birlikte şekilleniyor.ilk yıl mesela kök çakra   ile aile bağları, aidiyet duygusu ndan başlayarak her yaş yeni bir çakramız harekete geçiyor.

Bunların hiçbirini değiştiremeyiz belki ama bunu bir hediye olarak görüp çıktığımız yolculuğun bize kazandırdıklarına odaklandığımızda şanslı olduğumuzu da  bilmeliyiz.

Aslında Zayıflığımız bizim için  bir avantaj.Önemli olan farkına varıp desteklemek ve güçlendirmek.Siz aydınlandığınızda etrafınıza da ışık olursunuz , örnek olursunuz.

Kaynak: www.chakrabooster.com

www.ideafit.com